İşletmeler ticari faaliyetleri kapsamında satın aldıkları hammadde, emtia, demirbaş vb. varlıklar için zaman zaman tedarikçileri ile anlaşmazlığa düşebilmektedir. Anlaşmazlık nedenleri ise genellikle sözleşme konusu varlığın nev’i, kalitesi, miktarı, fiyatı, ödeme biçimi, teslim yeri, teslim zamanı ve satış sonrası garanti koşulları gibi sebeplerden kaynaklanmaktadır. Benzer konu ile ilgili mükellef “… Şti.nden yedi adet otobüs aldığınız, söz konusu otobüs bedellerinin anlaşma tutarından yüksek olması nedeniyle faturalara itiraz ederek kayıtlara almadığınız ve olayın dava konusu edildiği, araç bedelleri için … karşı firmaya ödeme yaptığınız belirtilerek yedi adet otobüs alımına ilişkin faturaların ne şekilde kayıtlara alınacağı hakkında görüş istenilmiş” idareden görüş talep etmiş ve aşağıdaki cevabı almıştır.

“VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; - (3) üncü maddesinin (B) fıkrasında,"

İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

-174’üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.", - 219 uncu maddesinde; Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki:

1.Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

2.Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

3.Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.",

-227’nci maddesinin birinci fıkrasında,
"Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

-229 uncu maddesinde,
"Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

-232’nci maddesinde,
"Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
2.Serbest meslek erbabına;
3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
5.Vergiden muaf esnafa
sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (1.1.2018 tarihinden itibaren) 1.000 TL'yi geçmesi veya bedeli (1.1.2018 tarihinden itibaren) 1.000 TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir*.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde ise,
"Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, söz konusu otobüs alımlarınıza ait faturalar muhteviyatı işlemlerinizin, Kanunun 219 uncu maddesinde öngörülen süre dahilinde yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, -10/a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması; 10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,
-29/1 maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri,
-29/3 maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim** yılı aşılmamak şartıyla, ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hükümleri yer almaktadır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "III/C-5.6.İndirimin Zamanı" başlıklı bölümünde, "Diğer taraftan, düzenlenen faturanın alıcı tarafından dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında indirim konusu yapılamayan KDV, davanın sonuçlandığı yıl içinde alıcı tarafından kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabilir." açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, 2016 yılına ilişkin olarak dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında yasal defterlere kaydedilmeyen faturalarda yer alan KDV'nin, davanın sonuçlandığı yıl içinde söz konusu faturaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılması mümkündür.

Ayrıca T.C. Danıştay Başkanlığı- 4. Daire’nin 20.3.2018 tarih ve E.2014/224, K. 2018/2849 sayılı kararı ise;
“İstemin Özeti: Davacı adına 2012 yılında defterlerine hiçbir kayıt yapılmadığının tespiti üzerine 2012/1, 2, 3, 4, 5, 6, 9, 11 dönemlerine ilişkin re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Eskişehir 1. Vergi Mahkemesinin 24/10/2013 gün ve E:2013/661, K:2013/820 sayılı kararıyla; davacının 2012 yılına ilişkin alış belgelerini yasal defterlerine işlemediği hususunun 13.03.2013 tarihli tutanakla tespit edildiği, söz konusu tutanakta defter ve belgelerini 19.12.2012 tarihinde ibraz ettiği ve ibraz edilen defter ve belgelerde hiçbir kaydın olmadığının tespit edildiği, ilgili yıl içinde mal alış belgelerinin defterlere kaydedilmemesi halinde katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilemeyeceği; bu durumda, davacının 31.12.2012 tarihine kadar ilgili belgeleri yasal defterlerine kayıt imkanı bulunduğundan henüz vergilendirme dönemi geçmeden alış belgelerinin yasal defterlere kaydedilmemesi nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı adına 2012 yılında defterlerine hiçbir kayıt yapılmadığının tespiti üzerine katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle re'sen tarh olunan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerindin hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, indirim hakkının da vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği belirtilmiş, 34. maddesinin 1. fıkrasında ise, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek koşuluyla indirilebileceği hüküm altına alınmış, aynı yasanın 54. maddesinin 1. fıkrasında da, katma değer vergisi mükelleflerinin, tutulması mecburi defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne olanak verecek şekilde düzenleyecekleri belirtildikten sonra, bu kayıtlarda bulunması gereken hususlar açıklanmış bulunduğu; aynı Kanunun "Vergilendirme dönemi" başlıklı 39. maddesinin 1. Fıkrasında da, katma değer vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyet gösterilen takvim yılının üçer aylık dönemleri olduğu, ancak Maliye Bakanlığının mükelleflerin yıllık gayri safi hasılatlarına göre üç aylık vergilendirme dönemi yerine birer aylık vergilendirme dönemi tespit etmeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 17.12.2017 tarih ve 30273 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 486 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "Kayıt zamanı" başlıklı 7. maddesinin (1) nolu fıkrasında; işlemlerin defterlere kaydı, ait oldukları aya ait katma değer vergisi beyannamesinin verilmesi gereken son günden fazla geciktirilemez, şeklindedir.
Bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde, indirim hakkının kullanılmasının katma değer vergisinin fatura ve belgeler üzerinde gösterilmesi yani belge düzenine uyulması ve bu belgelerin tutulması zorunlu yasal defterlere ilgili yıl içinde kaydedilmiş olması koşuluna bağlandığı görülmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; olayda, bina, inşaat işi ile iştigal eden davacının 2012 yılına ilişkin mal alış belgelerini yasal defterlerine işlemediği hususunun 13.03.2013 tarihli tutanakla tespit edilmesi üzerine beyannamelerde gösterilen katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi salınmış olup, dava dilekçesinde, 2012 yılı defter ve belgelerini incelenmek üzere teslim ettiği, bu defterler elektronik ortamda tutulduğundan henüz dönemin bitmemiş olması nedeniyle bu yıla ait defterler yazdırılmadan Müfettişe teslim edildiğinden dolayı katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesinin yerinde olmadığı iddiası üzerine, Mahkemece, davacının 31.12.2012 tarihine kadar ilgili alış belgelerini yasal defterlerine kayıt imkanı bulunduğundan henüz vergilendirme dönemi geçmeden alış belgelerinin yasal defterlere kaydedilmemesi nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; katma değer vergisinin niteliği gereği yıllık değil dönemsel bir vergi mahiyetinde olduğu başka deyişle vergilendirme dönemleri itibarıyla uygulanabilir bir vergi niteliğine haiz bulunduğu; halbuki Mahkemece 2012 yılı sonuna kadar kayıt yapılabileceği yorumundan katma değer vergisinin dönemsel değil yıllık bir vergi türü olarak yanlış nitelendirildiğinin anlaşıldığı; olayda 31.12.2012 itibarıyla alış belgelerinin yasal defterlerine kayıt yapıldığı 2. hususu ihtilafsız olduğundan ve yukarıda belirtilen dönemsellik ilkesine ve kayıt düzenine uyulmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 20/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Bu bilgiler doğrultusunda yüklenilen katma değer vergilerinin, KDV beyannamesinde aşağıdaki hükümler dahilinde indirilmesi mümkündür. Mükellefler, alımlara ilişkin belgeleri yasal defterlere usule uygun olarak kaydetmeden sadece beyannameye yazılarak indirim konusu yaptıklarının tespiti halinde bu verginin indirim reddinin söz konusu olma ihtimalini göz önünde bulundurmalıdırlar.

-KDVK 29/1’e göre mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebileceği,
a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,
c) Götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
-KDVK 29/3 gereği indirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,
-KDVK 34/1’e göre yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,
-KDVK 54/1 hükmü ile katma değer vergisi mükellefleri, tutulması mecburî defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne imkân verecek şekilde düzenlemesi gerekliliği,
-KDV GUT’nin III/C-5.6 bölümünde ise düzenlenen faturanın alıcı tarafından dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında indirim konusu yapılamayan KDV, davanın sonuçlandığı yıl içinde alıcı tarafından kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabileceği,

KAYNAKLAR

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği
46480499-130[2017/1695]-12818 Sayılı 01.02.2019 Tarihli Özelge
T.C. Danıştay Başkanlığı- 4. Daire E. 2014/224 K. 2018/2849 T. 20.3.2018
*Fatura düzenleme sınırı 01.01.2021 tarihinden itibaren 1.500 TL’dir. 522 Sayılı VUK Genel Tebliği
**Özelgenin verildiği dönemden sonra uygulama değişikliği ile içeriğe eklenmiştir.

İşbu yukarıda yer alan metnin (makale, görüş, sirküler, bülten, yorum vb. hangi ad ile tanımlandığının bir önemi olmaksızın) yasal olarak herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayıp, bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır. İşbu metnin tek yasal dayanak olarak kullanılması sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle doğmuş / doğabilecek zararlardan yazarların hukuki bir sorumluluğu bulunmamaktadır.